Karar No : 2017/MK-261
BAŞVURUYA KONU İHALE:
2015/182363 İhale Kayıt Numaralı “Giresun-Dereli-Şebinkarahisar (Dokap) Yolu,(Giresun-Espiye ) Ayr-Dereli Devlet Yolu Km:0+000 – 25+100 Arası Toprak İşleri, Sanat Yapıları, Üstyapı İşleri,Köprü İşleri, Tünel İşleri Ve Çeşitli İşler Yapılması İşi” İhalesi
KURUM TARAFINDAN YAPILAN İNCELEME:
KARAR:
Karayolları 10. Bölge Müdürlüğü tarafından 02.02.2016 tarihinde açık ihale usulü ile yapılan 2015/182363 ihale kayıt numaralı “Giresun-Dereli-Şebinkarahisar (Dokap) Yolu, (Giresun-Espiye ) Ayr-Dereli Devlet Yolu Km:0+000 – 25+100 Arası Toprak İşleri, Sanat Yapıları, Üstyapı İşleri, Köprü İşleri, Tünel İşleri ve Çeşitli İşler Yapılması İşi” ihalesine ilişkin olarak, Demce Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından yapılan itirazen şikâyet başvurusu üzerine, 02.06.2016 tarihli ve 2016/UY.III-1466 sayılı Kurul kararı ile “4734 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (b) bendi gereğince, düzeltici işlem belirlenmesine” karar verilmiştir.
Anılan Kurul kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle, Cetaş Mad. İnş. San. Tic. A.Ş. tarafından açılan davada, Ankara 8. İdare Mahkemesinin 17.11.2016 tarih ve E:2016/2970, K:2016/3768 sayılı kararı ile “davanın reddine” karar verilmesi üzerine davacı tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay 13’üncü Dairesinin 03.04.2017 tarihli ve E: 2017/49, K: 2017/888 sayılı kararında “Dava konusu ihalenin Karayolları Genel Müdürlüğü’nün taşra teşkilâtı içerisinde yer alan 10. Bölge Müdürlüğü’nce yapılması, ihale üzerinde bırakılan Cetaş Madencilik İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin yarıdan fazla hisseye sahip ortağı Bedri Yılmaz’ın ise, kamu görevinden ayrıldığı tarihten önceki iki yıl içinde, Karayolları Genel Müdürlüğü’nde merkez teşkilâtı altında yer alan 10 ana hizmet biriminden İşletmeler Daire Başkanlığı’nda yapım şefi olarak ve Sanat Yapıları Daire Başkanlığında yapım şube müdürü olarak farklı daire ve birimde görev yapması sebebiyle, ihaleyi yapan idare adı geçen kişinin kamu görevinden istifa ederek ayrılmadan önce görev yaptığı idare ile aynı idare olarak değerlendirilemeyeceğinden, bu durumun 2531 sayılı Kanun’un 2. maddesi kapsamındaki yasaklılık hâli olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Bu itibarla, Bedri Yılmaz açısından uyuşmazlık konusu ihaleye katılım yasağı için 2531 sayılı Kanun’da belirtilen şartların gerçekleşmediği anlaşıldığından, davacı şirketin teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk, bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki temyize konu Mahkeme kararında ise hukukî isabet görülmemiştir.” gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Anayasa’nın 138’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında, yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinin birinci fıkrasında, mahkemelerin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan kararın icaplarına göre Kamu İhale Kurulunca işlem tesis edilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle;
1- 02.06.2016 tarih ve 2016/UY.III-1466 sayılı Kurul kararının iptaline,
2- Anılan Mahkeme kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda, 4734 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (c) bendi gereğince, itirazen şikâyet başvurusunun reddine,
Oybirliği ile karar verildi.
- Published in İhale Danışmanı Ankara, İhale Danışmanı İstanbul, İhale Danışmanlığı
EKAP AKADEMİ FAALİYETE GEÇTİ
Düzenleyici ve denetleyici bir kurum olarak kamu ihale sisteminin ana aktörlerinden biri olan Kamu İhale Kurumu kurulduğu 2002 yılından itibaren faaliyetlerine etkin bir şekilde devam etmektedir. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Kurumu’na verilen görev ve yetkilerin en önemlilerinden biri de ihale mevzuatıyla ilgili eğitim vermektir.
Ülkemizde kamu ihalelerinin yıllık toplam tutarının 200 milyar lirayı aştığı ve 17.636 adet idare tarafından yapılan ihalelere 87.081 adet tekil gerçek/tüzel kişi tarafından katılım sağlandığı göz önüne alındığında, ihale sürecinde yer alan gerek kamu görevlilerin gerekse de ihalelere katılan gerçek ve tüzel kişilerin eğitimi büyük önem arz etmektedir.
Kurumumuz bu doğrultuda kamu ihale mevzuatı eğitimlerini büyük bir ciddiyet ve özveriyle ülke genelinde yürütmektedir. Eğitimin başarılı olmasının en önemli etkenleri, işin uzmanı ve konuya hâkim kişilerce gerçekleştirilmesi yani doğru kaynaktan güvenilir bir eğitim verilmesidir. Kaliteli bir eğitim sayesinde ihale sürecinde yer alan ilgililerin gerekli bilgi düzeyine ulaşmaları sağlanarak ihalelerde yapılması muhtemel hataların önüne geçilmekte ve ihalelerin sağlıklı bir şekilde sonuçlandırılması sağlanmaktadır.
Kurumumuz da bu amaç doğrultusunda, eğitim taleplerini mümkün olduğunca karşılamakla beraber, günümüzde teknolojinin gelişimi ile birlikte tüm alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da teknolojinin kullanılması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda, eğitimlerin elektronik ortama aktarılması konusunda Kurumumuz tarafından yeni bir adım atılmış ve yüz yüze yapılan klasik eğitimlerde ulaşılabilecek kişi sayısı sınırlı olduğundan dileyen herkesin istediği zaman kolaylıkla ulaşabileceği eğitim materyalleri elektronik ortamda kullanıcılara sunulmuştur.
Kurumumuz tarafından http://www.ekapakademi.kik.gov.tr internet adresi üzerinden faaliyete geçirilen EKAP Akademi uygulamasında konu bazlı olarak görüntülü eğitimler ve uzaktan canlı eğitimler yer aldığı gibi bu eğitimlere yönelik olarak hazırlanan kitapçıklar ile yetkinlik ölçmeye yönelik çevrimiçi sınavlar da yer almaktadır.
Kamu İhale Kurumu’nun uzman personeli tarafından hazırlanan tüm bu uygulamalar ile daha fazla kişiye ihtiyaç duyduğu her anda ulaşılabilmesi, tüm ilgilerin ihale süreçleri hakkında ücretsiz olarak doğru ve güvenilir bir şekilde bilgilendirilmesi ve ihalelerin sağlıklı bir şekilde sonuçlandırılması hedeflenmiştir.
- Published in İhale Danışmanı Ankara, İhale Danışmanı İstanbul, İhale Danışmanlığı
Teklif Edilen Ürünün TİTUBB’a Kayıtlı Olması Zorunlu Bir Tıbbi Cihaz Olup Olmadığı Hususunun Açıkça Ortaya Konulmadığı
Karar No : 2017/MK-510
BAŞVURUYA KONU İHALE:
2016/525745 İhale Kayıt Numaralı “Tuzla Ağız Ve Diş Sağlığı Polikliniği Diş Üniti Alımı” İhalesi
KURUM TARAFINDAN YAPILAN İNCELEME:
KARAR:
İstanbul Anadolu Güney Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği tarafından yapılan 2016/525745 ihale kayıt numaralı “Tuzla Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği Diş Üniti Alımı” ihalesine ilişkin olarak Güloğuz Diş Deposu Tic. ve Paz. Ltd. tarafından itirazen şikâyet başvurusunda bulunulmuş ve Kurulca alınan 15.03.2017 tarihli ve 2017/UM.II-823 sayılı karar ile “4734 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (b) bendi gereğince düzeltici işlem belirlenmesine” karar verilmiştir.
Anılan Kurul kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle, Güney Diş Deposu Ticaret ve Sanayi A.Ş. tarafından açılan davada, Ankara 12. İdare Mahkemesinin 23.11.2017 tarihli ve E:2017/1516, K:2017/3311 sayılı kararı ile “… Yapılan incelemede, ihale üzerinde bırakılan isteklinin İdari Şartname’nin 7. maddesi gereği “yağlama ve temizleme spreyi”nin UBB kapsam dışı olduğuna dair beyanını ihale dosyasında sunmuş olduğu, ayrıca ürünün ithalatçısı olduğuna dair belgesinin de bulunduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda yer alan tespitler ve mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, yağlama ve temizleme spreyinin “UBB Kapsam Dışı” olup olmadığı hususunda davalı idarece temin edilen teknik görüşte, teklif edilen ürünün TİTUBB’a kayıtlı olması zorunlu bir tıbbi cihaz olup olmadığı hususunun açıkça ortaya konulmadığı, bu durumda, söz konusu ürünün ithalatçısı olduğu anlaşılan ihale üzerinde bırakılan davacının bu konudaki beyanının yeterli kabul edilmesi gerektiği göz önünde bulundurulduğunda, uyuşmazlığa konu ihalede, “İtirazen şikayet başvurusunun reddine” karar verilmesi gerekirken “düzeltici işlem belirlenmesine” ilişkin 15.3.2017 tarih ve 2017/UM.II-823 sayılı Kamu İhale Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmamıştır…” şeklinde gerekçe belirtilerek dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Anayasa’nın 138’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği hükme bağlanmıştır.
Ayrıca 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinin birinci fıkrasında, mahkemelerin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan kararın icaplarına göre Kamu İhale Kurulunca işlem tesis edilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle;
1- Kamu İhale Kurulu’nun 15.03.2017 tarih ve 2017/UM.II-823 sayılı kararının 1’inci iddia ile ilgili kısmının iptaline,
2- Anılan Mahkeme kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda, 4734 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (c) bendi gereğince itirazen şikâyet başvurusunun reddine,
Oybirliği ile karar verildi.
- Published in İhale Danışmanı, İhale Danışmanı Ankara, İtirazen Şikayet
MOTORLU ARAÇLARIN VE BUNLAR İÇİN TASARLANAN RÖMORKLAR,
SİSTEMLER, AKSAMLAR VE AYRI TEKNİK ÜNİTELERİN GENEL
GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ TİP ONAYI YÖNETMELİĞİ
(661/2009/AT)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR YÖNETMELİK
- Published in İhale Danışmanı, İhale Danışmanı Ankara
MOTORLU ARAÇLAR VE RÖMORKLARI TİP ONAYI YÖNETMELİĞİ (2007/46/AT)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
MADDE 1 – 28/6/2009 tarihli ve 27272 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Motorlu Araçlar ve Römorkları Tip Onayı Yönetmeliği (2007/46/AT)’nin 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“c) Avrupa Birliğinin (EU)2019/543, (EU)2015/758, (EU)2015/166, (EU)2015/45, (EU)1171/2014, (EU)540/2014, (EU)214/2014, (EU)136/2014, (EU)133/2014, (EU)2013/15, (EU)195/2013, (EU)143/2013, (EU)1230/2012, (EU)1229/2012, (EU)65/2012, 2011/415/EU, (EU)678/2011, (EU)582/2011, (EU)183/2011, (EU)371/2010, 2010/19/EU, (EC)661/2009, (EC)595/2009, (EC)385/2009, (EC)79/2009, (EC)78/2009 ve (EC)1060/2008 sayılı Direktif ve teknik düzenlemeleri ile yapılan değişiklikler dikkate alınarak Avrupa Birliği mevzuatına uyum çerçevesinde,”
MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin Ek I’ine aşağıdaki maddeler eklenmiştir.
“12.9. Akustik Araç Uyarı Sistemi (AVAS)
12.9.1. 138 sayılı BM/AEK Regülasyonu uyarınca ses emisyonu ile ilgili olarak bir araç tipinin tip onay numarası.
12.9.2. AB/540/2014 Yönetmeliği uyarınca ölçülen AVAS ses emisyon seviyelerinin test sonuçlarına tam referans.”
MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin Ek III Bölüm I’inde yer alan “A: M ve N kategorileri” kısmına aşağıdaki maddeler eklenmiştir.
“12.9. Akustik Araç Uyarı Sistemi (AVAS)
12.9.1. 138 sayılı BM/AEK Regülasyonu uyarınca ses emisyonu ile ilgili olarak bir araç tipinin tip onay numarası.
12.9.2. AB/540/2014 Yönetmeliği uyarınca ölçülen AVAS ses emisyon seviyelerinin test sonuçlarına tam referans.”
MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin Ek IV’ünde yer alan Bölüm II, ekteki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 5 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinden 60 gün sonra yürürlüğe girer.
MADDE 6 – Bu Yönetmelik hükümlerini Sanayi ve Teknoloji Bakanı yürütür.
- Published in İhale Danışmanı, İhale Danışmanı Ankara
İhaleden Yasaklama İşlemlerinin Başlatılmasına İlişkin İşlemlerin Ve İhaleden Yasaklama Kararlarının Hukuka Uygunluğunu Değerlendirme Konusunda Kamu İhale Kurulu’nun Herhangi Bir Yetkisi Bulunmamaktadır
Karar No : 2019/MK-338
BAŞVURUYA KONU İHALE:
2012/174739 İhale Kayıt Numaralı “2013 Yılı Hbys” İhalesi
KURUM TARAFINDAN YAPILAN İNCELEME:
KARAR:
Karacabey Devlet Hastanesi Baştabipliği tarafından yapılan 2012/174739 ihale kayıt numaralı “2013 Yılı Hbys” ihalesine ilişkin olarak, Altiva Yazılım ve Bilgi Sis. Elektronik Tıbbi Malz. Tur. İnş. Mak. San. Tic. Ltd. Şti. itirazen şikâyet başvurusunda bulunmuş ve Kurulca alınan 18.02.2013 tarihli ve 2013/UH.II-1029 sayılı karar ile “4734 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (c) bendi gereğince itirazen şikayet başvurusunun reddine” karar verilmiştir.
Anılan Kurul kararının iptali istemiyle, Altiva Yazılım ve Bilgi Sis. Elektronik Tıbbi Malz. Tur. İnş. Mak. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından açılan davada, Ankara 7. İdare Mahkemesinin 11.03.2014 tarihli E:2013/1004, K:2014/343 sayılı kararı ile “…Bakılan uyuşmazlıkta; ihalede davacı şirket tarafından kurulması taahhüt edilen Winsoft Hastane Bilgi Yönetim Sistemi adlı yazılımın Prestij Bilgi Sistemleri Ar-Ge Yazılım İnş. Mob. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait olduğu, davacı şirketin adı geçen firmanın bayisi olduğu, ayrıca ihaleye katılırken söz konusu programa ilişkin olarak Prestij Ltd. Şti’denYZ20´2-510 yetki belgesi aldığı, bu belgeye göre Altiva Ltd. Şti.’nin, firmalarınca üretilen WinSoft HBYS yazılımını kendilerinden alıp satmaya (05.12.20´2 tarihinde ihalesi yapılacak olan 20l2l174739 ihale kayıt numaralı Karacabey Devlet Hastanesi Karacabey/Bursa -2013 yılı HBYS hizmeti ihale şartnamesinde belirtilen garanti süreleri dahil) yetkili kılındığı; öte yandan, Prestij Ltd. Şti.’nin bir başka ihaledeki eylemi nedeniyle Sağlık Bakanlığı’nın 05/10/2012 tarihli ve 28432 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan kararı ile, 2 yıl süreyle bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklandığı görülmektedir.
Davacı şirket ile Prestij Ltd. Şti arasındaki bayilik sözleşmesi ve yetki belgesinin; Teknik Şartname’nin 1.1, 2.12,2.69 ve 4.1.1 numaralı maddeleri ve İdari Şartnamenin l5.1 maddesi çerçevesinde irdelendiğinde, idarece yazılımla ilgili talep edilebilecek değişiklik ve ilavelerin yüklenici tarafından yapılması zorunlu olmasına karşın, dava konusu ihalenin yetkili bayi olan davacı şirket uhdesinde bırakılması halinde, adı geçen firmanın işi ifa edecek yüklenici konumunda olmasına karşın, söz konusu firmanın yazılım sahibi Prestij Ltd. Şti. tarafından uygun görülmemesi halinde idarece yapılan değişiklik ve ilave taleplerini karşılamasının mümkün olmadığı; bayi sözleşmesinde, bayi için öngörülen kısıtlamaların, Teknik Şartname’nin yukarıda değinilen ilgili maddelerine aykırılık teşkil etmesinden dolayı ihalenin davacı üzerinde bırakılması durumunda bu firmanın ihale konusu işi Teknik Şartnameye uygun bir şekilde ifa etmesinin mümkün olmayacağı kanaatine varıldığından davacının teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına ilişkin işlemin kamu ihale mevzuatına uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Öte yandan; davacı şirket tarafından kullanılacak yazılımın sahibi olan Prestij Ltd. Şti.’nin, 05.10.2012-05.10.2014 tarihleri arasında ihalelere katılmaktan yasaklı olduğu, adı geçen firmanın %45 hissesine sahip ortağı İbrahim Uzun’un da hakkında kamu davası açılmış olması sebebiyle 11.05.2012 tarihinde itibaren yasaklı konumunda olduğu, aynı kişinin, yetkili bayi konumundaki davacı şirketin de ortağı iken 10.08.2012 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirket müdürlüğünden ve ortaklığından ayrıldığı, bu iki şirketin aynı binada ikamet ettiği, ancak kapı numaralarının farklı olduğu, davacı firmanın bahsi geçen adrese geçişinin, Prestij Şti.’den 11 gün sonra olduğu, Prestij Şti.nin halihazırdaki şirket müdürünün Halil Uzun, ortaklarının ise Halil Uzun, İbrahim Uzun, Mert Uzun ve Efe Uzun olduğu, Havva Uzun’un ise Mert Uzun ve Efe Uzun adına kayyum olarak görev yaptığı, davacı şirketin halihazırdaki şirket müdürünün Mustafa Uzun, şirket ortaklarının ise Mehmet Şükrü Mülazımoğlu, Mustafa Uzun ve Havva Uzun olduğu, adı geçen iki şirket arasında imzalanan ve yukarıda bahsi geçen bayi sözleşmesinin 4. maddesinde, “Satış ve bakım hizmetleri üretici firma adına yapılacaktır.
Faturayı üretici firma olarak Prestij Ltd. Şti. kesecektir. Bayi kâr payı oranına göre komisyon faturası kesecektir. Kesilen komisyon faturasına vade konmayacaktır. Komisyon faturası firmanın parayı tahsil ettiği tarihte ödenecektir. Bayi, firmanın yazılı izni olmadan hiçbir kuruma HBYS yazılımları ile ilgili fatura kesmeyecektir…” düzenlemesinin mevcut olduğu, bu düzenlemeye göre, başvuru konusu ihalenin Altiva Ltd. Şti. üzerinde bırakılması durumunda, adı geçen firmanın yüklenici sıfatıyla kendi adına idareye fatura kesemeyeceği, Kamu İhale Genel Tebliği’nin 28. göre, yasaklı durumundaki bir firmanın ürününün yetkili bayi tarafından teklif edilmesinde kamu ihale mevzuatı açısından bir kısıtlama bulunmamakta ise de, yukarıda aktarılan bilgilere göre, her iki firmada da ortaklığı bulunan İbrahim Uzun’un yetkili bayi konumundaki şirket ile bağının kalmadığı görülmekle birlikte, her iki firmanın adresleri ve ortaklık yapısı açısından konuya bakıldığında ve özellikle de Altiva Ltd. Şti.nin ortaklarından Havva Uzun’un, yetkili bayi tarafından kullanılacak yazılımın sahibi ve yasaklı durumunda olan Prestij Şti.nin ortaklarından Mert Uzun ve Efe Uzun adına kayyum olarak görev yaptığı ve adı geçen şirketin bütün kararlarına katıldığı ve ihalenin Altiva Ltd. Şti. üzerinde bırakılması durumunda, iki firma arasındaki bayilik sözleşmesi uyarınca mezkûr firmanın yüklenici olarak idareye kendi adına değil yasaklı konumundaki Prestij Ltd. Şti. adına fatura kesebileceği hususları dikkate alındığında, adı geçen iki firmanın ortak hareket ettiği ve yasaklı Prestij Ltd. Şti.nin davacı şirket üzerinden dolaylı olarak dava konusu ihaleye iştirak ettiği sonucuna varılmaktadır.
Bu duruma göre; gerek ihale konusu yazılım programının sahibi olmayan davacı şirketin yazılımın sahibi firma ile imzaladığı bayilik sözleşmesi ve yetki belgesine göre ihale konusu işi teknik şartnameye uygun olarak ifa edemeyecek olması gerekse davacı şirketin yasaklı konumda olan Prestij Ltd. Şti adına ihaleye katıldığı kanaatine varılması nedeniyle davacı şirketin teklifinin değerlendirme dışı bırakılması işlemine karşı yapılan itirazen şikâyet başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Her ne kadar, Prestij Ltd. Şti.’nin bütün kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin Sağlık Bakanlığı işlemine karşı Mahkememizde açılan davada, 10.01.2013 tarihinde yürütmenin durdurulmasına, sonrasında ise 20.6.2013 tarihli ve E:20I2/1852, K:2013l1043 sayılı kararla işlemin iptaline karar verilmiş ise de, söz konusu yasağın 05.10.2012-05.10.2014 tarihlerini kapsadığı ve mahkeme kararından önce anılan yasağın yürürlükte olduğu 05.12.2012 tarihinde yapılan ihaleye davacı şirketin yasaklı Prestij Ltd. Şti. adına katılmış olması nedeniyle bahsi geçen mahkeme kararıyla yasaklama kararının iptal edilmiş olması işlemi sakatlar nitelikte bulunmamıştır.” şeklinde gerekçe belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Ankara 7. İdare Mahkemesinin söz konusu kararı üzerine, anılan Kurul kararının iptali istemiyle, Altiva Yazılım ve Bilgi Sis. Elektronik Tıbbi Malz. Tur. İnş. Mak. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından tarafından açılan davada, Danıştay Onüçüncü Dairesinin 10.10.2019 tarihli E:2014/2976, K:2019/2976 sayılı kararı ile ““İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın;
1- Dava konusu Kurul kararının, davacının teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasıyla ilgili kısmı usul ve hukuka uygun olup, davacı tarafından bu kısım yönünden ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2- Dava konusu Kurul kararının, davacı şirket hakkında 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun Dördüncü Kısmında belirtilen hükümlerin uygulanması gerektiğine ilişkin kısmının incelenmesi;
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “İkinci Kısım” başlığı altında yer alan ve 18. maddeden 53. maddeye kadar olan bölümü “İhale Süreci”, “Üçüncü Kısım” başlığı altında yer alan 53. maddeden 58. maddeye kadar olan bölümü “Kamu İhale Kurumu, Şikâyetlerin İncelenmesi ve Anlaşmazlıkların Çözümü”, “Dördüncü Kısım” başlığı altında yer alan ve 58. maddeden 62. maddeye kadar olan bölümü “Yasaklar ve Ceza Sorumluluğu” seklinde düzenlenmiştir.
4734 sayılı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinde, “idare”, ihaleyi yapan bu Kanun kapsamındaki kurum ve kuruluşlar; “ihale”, bu Kanun’da yazılı usul ve şartlarla mal veya hizmet alımları ile yapım islerinin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve ihale yetkilisinin onayını müteakip sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan işlemler seklinde tanımlanmış; 53. maddesinde, bu Kanun’la verilen görevleri yapmak üzere kamu tüzelkişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip Kamu İhale Kurumu’nun kurulduğu, Kurum’un bu Kanun’da belirtilen esas, usul ve işlemlerin doğru olarak uygulanması konusunda görevli ve yetkili olduğu, (b) bendinin 1. alt bendinde, ihalenin başlangıcından sözleşmenin imzalanmasına kadar olan süre içerisinde idarece yapılan işlemlerde bu Kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olmadığına ilişkin şikâyetleri inceleyerek sonuçlandırmanın Kurum’un görev ve yetkilerinden olduğu; 58. maddesinin 1. fıkrasında ise, 17. Maddede belirtilen fiil veya davranışlarda bulundukları tespit edilenler hakkında fiil veya davranışlarının özelliğine göre, bir yıldan az olmamak üzere iki yıla kadar, üzerine ihale yapıldığı hâlde mücbir sebep hâlleri dışında usulüne göre sözleşme yapmayanlar hakkında ise altı aydan az olmamak üzere bir yıla kadar, 2. ve 3. maddeler ile istisna edilenler dâhil bütün kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklama kararı verileceği; katılma yasaklarının, ihaleyi yapan bakanlık veya ilgili veya bağlı bulunulan bakanlık, herhangi bir bakanlığın ilgili veya bağlı kurulusu sayılmayan idarelerde bu idarelerin ihale yetkilileri, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı birlik, müessese ve işletmelerde ise İçişleri Bakanlığı tarafından verileceği kurala bağlanmıştır.
Kanun maddelerinde yer alan kuralların tek basına değil Kanun’un tümü göz önünde bulundurularak yorumlanması gerekir. Çünkü, bir kuralın anlamı, kuralın kanunda yer aldığı kısım ve bölümler, diğer kurallarla ilişkisi, kanunun sistematiği içerisindeki konumu dikkate alınarak belirlenmelidir. Ayrıca, amaçsal yorum yöntemi de, kuralın anlamına, düzenlemenin amacına ya da temel gerekçesine, kanunun çıkarılış nedenine göre yorumlanmasını gerekli kılar.
4734 sayılı Kanun sistematik olarak incelendiğinde, Kamu İhale Kurulu’nun görev ve yetkilerinin Kanun’un üçüncü kısmında düzenlendiği görülmektedir. Kanun’un üçüncü kısmında yer alan 53. maddesinde, “ihalenin başlangıcından sözleşmenin imzalanmasına kadar olan süre içerisinde idarece (ihaleyi yapan bu Kanun kapsamındaki kurum ve kuruluşlarca) yapılan işlemlerde Kamu İhale Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olmadığına ilişkin şikâyetleri sonuçlandırmak” ve “haklarında ihalelere katılmaktan yasaklama kararı verilenlerin sicillerini tutmak” Kurum’un görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. İhalelere katılmaktan yasaklama ise, Kanun’un dördüncü kısmında yer alan 58. maddede ayrıca düzenlenmiş, yasaklama kararlarının ihaleyi yapan bakanlık veya ilgili veya bağlı bulunulan bakanlık, herhangi bir bakanlığın ilgili veya bağlı kurulusu sayılmayan idarelerde bu idarelerin ihale yetkilileri, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı birlik, müessese ve işletmelerde ise İçişleri Bakanlığı tarafından verileceği belirtilerek yasaklamaya yetkili makamlar açıklığa kavuşturulmuştur. Bu maddenin gerekçesinde, ihaleye katılmaktan yasaklama kararlarını vermeye yetkili merciler açıkça belirlenerek bu konuda doğabilecek tereddütlerin giderildiği belirtilmiştir.
Kamu İhale Kurumu’na haklarında ihalelere katılmaktan yasaklama kararı verilenlerin
sicillerini tutmak dışında yasaklama kararlarının bu Kanun ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olmadığına ilişkin şikâyetleri inceleyerek sonuçlandırmak gibi bir görev ve yetki verilmediği, yasaklama kararlarının ihale sürecinde tesis edilen işlemlerden bağımsız olarak tesis edildiği, ihalenin başlangıcından sözleşmenin imzalanmasına kadar olan süre içerisinde idarece yapılan işlemlerden kastedilenin ihaleyi yapan idarece yapılan işlemler olduğu, ihaleden yasaklama kararları ise mutlaka ihaleyi yapan idarece alınmadığından ve ihaleyi yapan eğer bir bakanlık değilse ihaleyi yapan idarenin ilgili veya bağlı bulunduğu bakanlıkça, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı birlik, müessese ve işletmelere ilişkin olarak ise İçişleri Bakanlığı tarafından ihaleden yasaklama kararı verildiğinden, ihaleden yasaklama işlemlerinin başlatılmasına ilişkin işlemlerin ve ihaleden yasaklama kararlarının hukuka uygunluğunu değerlendirme konusunda Kamu İhale Kurulu’nun herhangi bir yetkisi bulunmamaktadır.
Bu itibarla, dava konusu Kurul kararının, davacı şirket hakkında 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun Dördüncü Kısmında belirtilen hükümlerin uygulanması gerektiğine ilişkin kısmında hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararının bu kısmında hukukî isabet bulunmamaktadır.” şeklinde gerekçe belirtilerek dava konusu işlemin kısmen iptaline karar verilmiştir.
Anayasa’nın 138’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinin birinci fıkrasında, mahkemelerin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan kararın icaplarına göre Kamu İhale Kurulunca işlem tesis edilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 4734 sayılı Kanun’un 65’inci maddesi uyarınca bu kararın tebliğ edildiği veya tebliğ edilmiş sayıldığı tarihi izleyen 30 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava yolu açık olmak üzere,
1- Kamu İhale Kurulunun 18.02.2013 tarihli ve 2013/UH.II-1029 sayılı kararının 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun Dördüncü Kısmında belirtilen hükümlerin uygulanması gerektiğine ilişkin ile ilgili kısmının iptaline,
Oybirliği ile karar verildi.
- Published in İhale Danışmanı, İhale Danışmanı Ankara
Davacının İhaleye Giren Diğer Firmaların Teklif Dosyalarının İçeriğini Bilemeyecek Durumda Bulunması Ve Bu Nedenle Başvuruya Konu İddiaları İle İlgili Detaylı Deliller Sunmasının Mümkün Olamayacağı
Karar No : 2019/MK-321
BAŞVURUYA KONU İHALE:
2019/164749 İhale Kayıt Numaralı “Mcbü Hafsa Sultan Hastanesi Yemek Hizmet Alımı (18 Aylık)” İhalesi
KURUM TARAFINDAN YAPILAN İNCELEME:
KARAR:
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi tarafından yapılan 2019/164749 ihale kayıt numaralı “MCBÜ Hafsa Sultan Hastanesi Yemek Hizmet Alımı (18 Aylık)” ihalesine ilişkin olarak Uşak Akdağ Gıda Tekstil Turizm İnşaat Petrol San. ve Tic. Ltd. Şti. itirazen şikâyet başvurusunda bulunmuş ve Kurulca alınan 18.07.2019 tarihli ve 2019/UH.II-826 sayılı karar ile “4734 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (b) bendi gereğince düzeltici işlem belirlenmesine” karar verilmiştir.
Davacı Uşak Akdağ Gıda Tekstil Turizm İnşaat Petrol San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından anılan Kurul kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada, Ankara 5. İdare Mahkemesinin 18.10.2019 tarihli ve E:2019/1575 sayılı kararında “…Dava, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesince 08/05/2019 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “2019/164749 nolu Yemek Hizmet Alımı İşi” ihalesine katılan davacı şirket tarafından yapılan itirazen şikayet başvurusunun reddine yönelik 18/07/2019 tarihli ve 2019/UH.11-826 sayılı Kamu İhale Kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılmıştır.
Uyuşmazlıkta; davacı şirket tarafından; itirazen şikayet başvurusunda ileri sürülen iddiaların altı iddia altında toplandığı görülmekte olup, her bir iddia yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerekmektedir.
1. iddia olan, “İhale üzerinde bırakılan Seçsan Gıda Pazarlama Tur. Bil. İnş. San ve Tic. Ltd. Şti.nin aşırı düşük teklif açıklamasının Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79’uncu maddesine aykırı olduğu, aşırı düşük teklif açıklamasının reddedilmesi gerektiği, şöyle ki;
a) Anılan İstekli tarafından Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79.2.6’ncı maddesinde belirtilen Malzemeli Hesap Sunum Cetvelinin (Ek-H.4) hatalı olarak sunulduğu, hesap sunum cetvelinin “A)Ana Girdileri Tablosu’nıun aşırı düşük teklif açıklamasında kullanılan iki haftalık örnek menüde yer alan yemeklerin içeriğindeki ana girdilerin tamamını kapsamadığı, anılan tabloda yer alan ana girdilerin birim fiyatlarının ve açıklama yöntemlerinin hatalı olarak cetvele yansıtıldığı, bazı ürünlerin örnek menüye göre hazırlanan yemek reçetelerinde bulunmasına rağmen “A) Ana Girdileri” tablosunda yer almadığı, ana girdiler ile işçilik maliyeti toplamının, toplam teklif tutarına oranının Tebliğ’de belirtilen oranlar ( 0,80 – 0,95) arasında olmadığı, ilgili oran 0,95’in üzerinde olduğu halde anılan firma tarafından yapılan açıklamanın İdarece uygun bulunduğu öne sürülerek itirazen şikayet yoluna gidildiği görülmektedir.
Davacı tarafından Kamu İhale Kurumu’na yapılan itirazen şikayet başvurusunda birinci iddianın (a) alt başlığı yönünden, başvuru sahibinin söz konusu iddialarının somut bir hukuka aykırılık gerekçesine veya delile dayanmadığı, malzemeli yemek sunumu hesap cetvelinde (Ek-H.4) ve yemek reçetelerinde yer alan girdilerden hangilerinin birim fiyat ve açıklama yöntemlerinde hata yapıldığı ve ihale süresince kullanılacak ana girdilerden hangilerinin hatalı olarak hesap cetveline yansıtıldığı, hangi ürünlerin örnek menüye göre hazırlanan yemek reçetelerinde bulunmasına rağmen ana girdileri tablosunda yer almadığı iddialarına ilişkin dilekçede somut bir belirleme yapılmadığı, iddiaların genel nitelikli hukuka aykırılık ifadeleri içerdiği ve bahse konu iddiaların dolaylı olarak EK-H.4 belgesi ile yemek reçetelerinin baştan sona tamamen yeniden incelenmesi ve değerlendirilmesi talebini içerdiği ve Kurumun ihale komisyonlarının yerine geçip, resen inceleme yapması sonucunu doğuracak şekilde işlemleri baştan sona yeniden inceleme yetkisi bulunmadığı belirtilerek reddedildiği anlaşılmıştır.
4734 sayılı Kamu İhale Kanununun “Temel ilkeler” başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasında, “İdareler, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde: saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumludur.” hükmü yer almış; “İhalelelere yönelik başvurular” başlıklı 54 üncü maddesinin 4 üncü fıkrasının (d) bendinde, başvurunun konusu, sebepleri ve dayandığı deliller şikayet ve itirazen şikayet dilekçelerinde yer verilecek hususlar arasında sayılmış; aynı maddenin 11 inci fıkrasının (c) bendinde, başvurular üzerine ihaleyi, yapan idare veya Kurum tarafından gerekçeli olarak başvurunun süre, usul ve şekil kurallarına uygun olmaması, usulüne uygun olarak sözleşme imzalanmış olması veya şikayete konu işlemlerde hukuka aykırılığın tespit edilememesi veya itirazen şikayet başvurusuna konu hususun Kurumun görev alanında bulunmaması hallerinde başvurunun reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
İhalelere Yönelik Başvurular Hakkında Yönetmeliğin “Başvuru ehliyeti” başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, isteklilerin; yeterlik başvurularının veya tekliflerin sunulması, değerlendirilmesi ve ihalenin sonuçlandırılmasına ilişkin idari işlem veya eylemler, hakkında başvuruda bulunabileceği hükme bağlanmış; “Başvuruların şekil unsurları” başlıklı 8/2 fıkrasında, “Dilekçelerde aşağıdaki hususlara yer verilir; a) Başvuru sahibinin, varsa vekil ya da temsilcisinin: adı, soyadı veya unvanı ve adresi ile (…)1 faks numarası, b) İhaleyi yapan idarenin ve ihalenin adı veya ihale kayıt numarası, c) Başvuruya konu olan durumun farkına varıldığı veya bildirildiği tarih, ç) Başvurunun konusu, sebepleri ve dayandığı deliller, d) İtirazen şikayet başvurularında ayrıca idareye yapılan şikayetin tarihi ve varsa şikayete ilişkin idare kararının bildirim tarihi.” düzenlemesi yer almış; 15’inci maddesinde. Kuruma yapılan başvuruların, öncelikle 16’ncı madde çerçevesinde inceleneceği. 16’ncı maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde, başvurunun konusu, sebepleri ve dayandığı delillerin belirtilip belirtilmediğinin inceleneceği, 17’nci maddesinin birinci fıkrasında ise, 16’ncı maddenin birinci fıkrası bakımından bir aykırılığın tespiti üzerine Kurul tarafından başvurunun reddine karar verileceği düzenlemelerine yer verilmiştir.
Olayda, davacının ihaleye giren diğer firmaların teklif dosyalarının içeriğini bilemeyecek durumda bulunması ve bu nedenle başvuruya konu iddiaları ile ilgili detaylı deliller sunmasının mümkün olamayacağı, kaldı ki birinci iddianın (a) alt başlığı kapsamındaki pek çok husus bakımından somut bir biçimde başvuru yapıldığı görülmüş olup davacı şirketin itirazen şikayet başvurusunun 1/a kısmında yukarıda yer verilen mevzuatın öngördüğü şekil şartlarının bulunduğu ve esasının incelenmesi gerektiği sonucuna varıldığından, davacının belirtilen husus bakımından itirazen şikayet başvurusunun reddedilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, davacının birinci iddiasının (a) alt başlığı kapsamında itirazen şikayet başvurusunun şekil yönünden reddine ilişkin dava konusu Kurul kararının bu kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmış olup, dava konusu kararın bu kısmının yürütülmesi halinde telafisi güç veya imkansız zararlara yol açacağı açıktır.
Öte yandan, dava konusu Kamu İhale Kurumu kararının, davacının 1. iddiasının (b, c, d, e, f, g, h, i, j, k ve l) alt başlıkları ile diğer iddialarının reddine ilişkin kısmının iptali istemi bakımından yapılan incelemede 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan açık hukuka aykırılık ve idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması koşullarının birlikte gerçekleşmediği anlaşılmakla bu kısımlara yönelik yürütmenin durdurulması istemin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle: dava konusu kurul kararının davacının birinci iddiasının (a) alt başlığı kapsamında itirazen şikayet başvurusunun şekil yönünden reddine ilişkin kısmının hukuka aykırılığı açık olduğundan ve uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmesinin durdurulmasına, kalan kısım yönünden ise yürütmenin durdurulması isteminin reddine,” karar verilmiştir.
Anayasa’nın 138’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinin birinci fıkrasında, mahkemelerin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan kararın icaplarına göre Kamu İhale Kurulunca işlem tesis edilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 4734 sayılı Kanun’un 65’inci maddesi uyarınca bu kararın tebliğ edildiği veya tebliğ edilmiş sayıldığı tarihi izleyen 30 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava yolu açık olmak üzere,
1- Kamu İhale Kurulunun 18.07.2019 tarihli ve 2019/UH.II-826 sayılı kararının 1’inci iddiasının (a) alt başlığındaki kısmın iptaline,
2- Anılan Mahkeme kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda, başvuru sahibinin 1’inci iddiasının (a) alt başlığındaki kısmın esasının incelenmesine,
Oybirliği ile karar verildi.
- Published in İhale Danışmanı, İhale Danışmanı Ankara, İhale Danışmanı İstanbul
İhale Mevzuatında Değişiklik
07.12.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7194 sayılı DİJİTAL HİZMET VERGİSİ İLE BAZI KANUNLARDA VE 375 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN’un 44 ve 45. maddeleriyle 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda değişiklik yapılmıştır.
Buna göre;
MADDE 44 – 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına (z) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiştir.
“aa) Faaliyet ve görev alanı kapsamında yer alan tarımsal ürünlerle ilgili olmak üzere, üretimin yetersiz olması nedeniyle ürün fiyatlarında meydana gelebilecek olağanüstü dalgalanmaların önlenmesi veya ürünlerde fiyat istikrarının sağlanması amacıyla ilgili bakanın onayı ve Toprak Mahsulleri Ofisi Yönetim Kurulunun görevlendirmesi ile Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünün ithalat yoluyla yapacağı tarımsal ürün alımları ve buna ilişkin hizmet alımları,”
MADDE 45 – 4734 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin beşinci fıkrasının ikinci cümlesine “yapım işlerinde” ibaresinden sonra gelmek üzere “; Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğünün idareler adına gerçekleştireceği taşıt alımı, taşıt kiralama, akaryakıt alımı ile ilaç, tıbbi malzeme ve tıbbi cihaz alımlarında” ibaresi ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Beşinci fıkra kapsamında Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak alımlarda uygulanacak usul ve esaslar Kurum görüşü üzerine Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından belirlenir. Bu kapsamda yapılacak alımlarda Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen temel ilkelere uyularak, ihaleler en yüksek katılımı sağlayacak şekilde gerçekleştirilir.”
- Published in İhale Danışmanı, İhale Danışmanı Ankara, İhale Danışmanı İstanbul
GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 309)
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Dayanak
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 113 üncü maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.
(2) Bu Tebliğ, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, söz konusu faaliyetlerinden elde ettikleri vergiye tabi kazançlarının 193 sayılı Kanunun 113 üncü maddesinde düzenlenen Hasılat Esaslı Kazanç Tespiti yoluyla tespit edilmesine ilişkin açıklamaları kapsamaktadır.
Dayanak
MADDE 2 – (1) 7186 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle yeniden düzenlenen Gelir Vergisi Kanununun 113 üncü maddesi aşağıdaki gibidir:
”Hasılat Esaslı Kazanç Tespiti:
Madde 113 – Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden mükelleflerin talep etmeleri hâlinde söz konusu faaliyetlerinden elde ettikleri gayrisafi hasılatlarının (25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 38 inci maddesi kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilen mükellefler için hesapladıkları katma değer vergisi dâhil tutarın) %10’u bu faaliyetlerine ilişkin vergiye tabi kazanç olarak esas alınır. Vergiye tabi kazancın bu suretle tespitinde ilgili faaliyete ilişkin giderler dikkate alınmaz ve bu kazanca herhangi bir indirim veya istisna uygulanmaz.
Kazançları birinci fıkra kapsamında tespit edilenlerin;
a) Bu faaliyetlerine ilişkin gider veya maliyetleri, vergiye tabi diğer kazanç veya iratlarının tespitinde dikkate alınmaz.
b) Bu kazançları dışındaki beyana tabi diğer kazanç veya iratları hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz.
c) İki yıl geçmedikçe bu usulden çıkmaları mümkün değildir.
4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası hükümleri uyarınca bir takvim yılı içinde iki kez ceza kesilen mükellefler, cezanın kesildiği ve takip eden iki takvim yılına ait kazançları için bu madde hükümlerinden yararlanamaz.
Bu madde hükümleri kurumlar vergisi mükellefleri hakkında da uygulanır.
Cumhurbaşkanı, birinci fıkrada yer alan oranı iki katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, kanuni oranına getirmeye; Hazine ve Maliye Bakanlığı, maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
İKİNCİ BÖLÜM
Hasılat Esaslı Kazanç Tespiti Uygulaması
Uygulamadan yararlanabilecek mükellefler ve faydalanma şartları
MADDE 3 – (1) Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden gelir (kazançları basit usulde tespit edilenler dâhil) veya kurumlar vergisi mükelleflerinden bu hususta talepte bulunanlar yararlanabileceklerdir.
(2) Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından faydalanılabilmesi için;
a) Uygulamadan yararlanmak isteyen mükelleflerin şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunması,
b) Bu faaliyetlerden kaynaklanan hasılatın tamamının elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde edilmesi,
c) Gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı olunan vergi dairesine uygulamadan yararlanma hususunda yazılı olarak talepte bulunulması
şarttır. Bu bağlamda, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan mükelleflerin bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamının elektronik ücret toplama sistemi aracılığıyla elde edilmemesi durumunda, bu uygulamadan faydalanılamayacağı tabiidir.
Örnek 1: Bay (A), özel halk otobüsü ile şehir içi yolcu taşıma faaliyetinde bulunmaktadır. Bay (A), bu faaliyetinden kaynaklanan hasılatının bir kısmını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla, diğer kısmını ise yolculardan nakden tahsil etmektedir. Buna göre, şehir içi yolcu taşıma faaliyetinden kaynaklanan hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi aracılığı ile elde etmeyen Bay (A)’nın, bu faaliyetine ilişkin olarak hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından yararlanması mümkün değildir.
Uygulamadan yararlanmaya ilişkin talepte bulunulması ve bu taleplerin değerlendirilmesi
MADDE 4 – (1) Hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçmek isteyen mükelleflerin, gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine bir dilekçe ile başvurarak bu usule geçme hususunda talepte bulunmaları gerekmektedir. Bu mükelleflerin, başvurularına ilişkin dilekçelerine uygulamadan yararlanma şartlarını sağladıklarına dair bilgi ve belgeleri eklemeleri gerekmektedir.
(2) Vergi dairelerince bu başvurular bir ay içerisinde incelenerek, şartları sağlayıp sağlamadıkları ve taleplerinin kabul edilip edilmediği hususu mükelleflere yazı ile bildirilecektir.
(3) Talepleri kabul edilen mükellefler, söz konusu bildirimin kendilerine tebliğ edildiği tarihi takip eden yılın başından itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçeceklerdir. Aralık ayı içerisinde bu hususta başvuruda bulunan mükelleflerden şartları sağlayanlar için vergi dairelerince bir sonraki takvim yılı içerisinde kendilerine yazı ile bildirim yapılanlar, bildirimin yapıldığı takvim yılının başından itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçeceklerdir.
(4) Yeni işe başlayan mükelleflerden kazançlarını bu usule göre tespit etmek isteyenlerin, işe başlama bildirimiyle birlikte hasılat esaslı kazanç tespiti usulünden faydalanmak istediklerini ayrı bir dilekçe ile belirtmeleri gerekmektedir. Bu mükellefler, söz konusu taleplerinin kabul edilmesi halinde işe başlama tarihinden itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından yararlanacaklardır.
Örnek 2: Ticari kazancı basit usulde tespit edilen Bayan (B), özel halk otobüsü ile şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunmakta ve hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi aracılığıyla elde etmektedir. Bayan (B), hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçmek için 3/12/2019 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesi müdürlüğüne başvuruda bulunmuştur. Vergi dairesince mükellefin başvurusu incelenerek, şartları taşıdığı tespit edilmiş ve hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçebileceği 19/12/2019 tarihinde kendisine bildirilmiştir. Buna göre, mükellef kendisine yapılan bildirim tarihini takip eden yılın başından, yani 1/1/2020 tarihinden itibaren bu faaliyetinden elde ettiği kazancını hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre hesaplayacaktır.
Vergiye tabi kazancın hesaplanması
MADDE 5 – (1) Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden mükelleflerden başvuruları vergi dairesi tarafından kabul edilenler, söz konusu faaliyetlerinden elde ettikleri gayrisafi hasılatlarının %10’unu bu faaliyetlerine ilişkin vergiye tabi kazanç olarak beyan edeceklerdir.
Örnek 3: Şehir içi yolcu taşıma faaliyetine ilişkin kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilen ve bu faaliyetine ilişkin hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi aracılığı ile elde eden Bay (C), 1/1/2020 tarihinden itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçmiştir. Vergiye tabi başka bir faaliyeti bulunmayan mükellefin, 2020 takvim yılına ait gayrisafi hasılatı ve giderleri aşağıdaki gibidir.

Buna göre Bay (C), 2020 takvim yılına ilişkin olarak vereceği yıllık gelir vergisi beyannamesinde hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre elde ettiği gayrisafi hasılat tutarının %10’u olarak hesapladığı (90.000 * %10) = 9.000 TL’yi vergiye tabi ticari kazanç olarak beyan edecektir. Bay (C), 2020 takvim yılında hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne tabi olduğundan, şehir içi yolcu taşıma faaliyetine ilişkin bu dönemdeki giderlerini ticari kazancının ve gelir vergisi matrahının tespitinde dikkate alamayacaktır.
(2) Hasılat esaslı kazanç tespiti usulünden faydalanan mükelleflerden 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 38 inci maddesi kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilenler, hasılat esaslı kazancın tespitinde bu faaliyetlerine ilişkin hesapladıkları katma değer vergisi dâhil tutarı gayrisafi hasılat tutarı olarak dikkate alacaklardır.
Örnek 4: Münhasıran şehir içi yolcu taşıma faaliyeti ile iştigal eden ve bu faaliyetine ilişkin hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi ile elde eden (A) Ltd. Şti., bu faaliyetine ilişkin olarak 1/1/2020 tarihinden itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçmiştir. Mükellef kurum, Ocak/2020 döneminden itibaren de Katma Değer Vergisi Kanununun 38 inci maddesi kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilmekte olup, 2020 takvim yılında bu faaliyetine ilişkin hesapladığı katma değer vergisi dâhil gayrisafi hasılat tutarı ve giderleri aşağıdaki gibidir.

Buna göre; (A) Ltd. Şti. 2020 hesap dönemine ilişkin olarak vereceği kurumlar vergisi beyannamesinde hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre elde ettiği gayrisafi hasılat tutarının %10’u olarak hesapladığı (767.000 TL * %10) = 76.700 TL’yi vergiye tabi kurum kazancı olarak beyan edecektir.
(3) Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetine ilişkin vergiye tabi kazancın hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre hesaplanmasında, bu faaliyete ilişkin giderler dikkate alınmayacak ve bu usule göre tespit edilen kazanca herhangi bir indirim veya istisna uygulanmayacaktır.
Örnek 5: Şehir içi yolcu taşıma faaliyeti dolayısıyla adına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilen 28 yaşındaki Bay (Ç), bu faaliyetine 1/4/2020 tarihinde başlamış olup, vergi dairesine vermiş olduğu işe başlama bildirimi ekinde yer alan dilekçesinde hasılat esaslı kazanç tespiti usulünden faydalanmak istediğini belirtmiştir. Bay (Ç), şehir içi yolcu taşıma faaliyetine ilişkin hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi aracılığıyla elde etmektedir. Bay (Ç), 5/7/2020 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesine vermiş olduğu dilekçede, 1/7/2020 tarihinden itibaren konfeksiyon ürünlerinin perakende satışı faaliyetine de başladığını bildirmiştir. Bay (Ç)’nin 2020 takvim yılında söz konusu faaliyetlerinden elde ettiği gelirler ile maliyetlerine ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir.

Buna göre Bay (Ç)’nin;
a) 1/4/2020-31/12/2020 tarihleri arasında şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinden hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre hesaplanan kazancı (300.000 TL*%10) = 30.000 TL’dir.
b) 1/7/2020-31/12/2020 tarihleri arasında konfeksiyon ürünlerinin perakende satışı faaliyetine ilişkin kazancı (530.000 TL– 480.000 TL) = 50.000 TL’dir.
Bay (Ç)’nin, 2020 takvim yılına ilişkin vergiye tabi ticari kazancı toplamı (Konfeksiyon ürünlerinin satışından elde ettiği kazanç + hasılat esaslı kazanç)=(50.000 TL + 30.000 TL) = 80.000 TL olarak hesaplanacaktır.
Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 20 nci maddesinde düzenlenen genç girişimcilerde kazanç istisnasına ilişkin tüm şartları taşıyan Bay (Ç), 20/8/2020 tarihinde kamuya yararlı bir derneğe 5.000 TL tutarında nakdi bağış yapmıştır.
Buna göre Bay (Ç), sadece konfeksiyon ürünlerinin perakende satışından elde ettiği 50.000 TL için Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 20 nci maddesinde düzenlenen genç girişimcilerde kazanç istisnasından yararlanabilecek, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinden hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre hesaplanan kazancı olan 30.000 TL, söz konusu istisnaya konu edilemeyecektir. Dolayısıyla Bay (Ç)’nin 2020 yılına ilişkin gelir vergisi matrahının tespitinde, konfeksiyon ürünlerinin perakende satışından elde ettiği kazancı genç girişimci kazanç istisnası tutarının altında kaldığından dikkate alınmayacak, sadece şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinden elde ettiği ticari kazancı dikkate alınacaktır.
Hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinden hesaplanan kazanca herhangi bir indirim veya istisna uygulanamayacağından ve Bay (Ç)’nin konfeksiyon ürünlerinin perakende satışından elde ettiği kazancının tamamı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 20 nci maddesinde düzenlenen genç girişimcilerde kazanç istisnasına konu edildiğinden, beyana tabi başkaca geliri bulunmayan Bay (Ç)’nin, kamuya yararlı derneğe yapmış olduğu nakdi bağışı beyanname üzerinde indirim konusu yapması mümkün değildir.
(4) Hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçen mükelleflerin şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetleri yanında vergiye tabi başkaca faaliyetlerinin veya kazanç ya da iratlarının bulunması halinde, şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetlerine ilişkin gider veya maliyetlerini, vergiye tabi diğer kazanç veya iratlarının tespitinde dikkate almaları mümkün değildir. Bu mükellefler, diğer faaliyetlerinden dolayı elde ettikleri kazanç veya iratları nedeniyle 193 sayılı Kanunun 113 üncü maddesi hükmünden de faydalanamayacaklardır.
(5) Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyeti ile bu kapsama girmeyen işlerin birlikte yapılması halinde müşterek genel giderler, bu faaliyetler ile ilgili olarak cari yılda oluşan maliyetlerin toplam maliyetler içindeki oranı dikkate alınarak dağıtılacaktır. Bu dağıtım sonucunda müşterek genel giderlerden şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetine düşen pay, diğer faaliyetlere ilişkin vergiye tabi kazancın ve gelir ya da kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınmayacaktır.
Örnek 6: (B) A.Ş., şehir içi yolcu taşıma faaliyetinin yanında otel işletmeciliği faaliyetinde de bulunmaktadır. Şehir içi yolcu taşıma faaliyeti kapsamında hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi ile elde eden (B) A.Ş., 1/1/2020 tarihinden itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçmiştir. (B) A.Ş.’nin 2020 yılında söz konusu faaliyetlerine ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir.

(B) A.Ş., şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyeti ile bu kapsama girmeyen işleri birlikte yaptığı için şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetine ilişkin gider veya maliyetini ve müşterek giderlerden şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetine düşen payı vergiye tabi diğer kazanç veya iratlarının tespitinde dikkate almayacak ve hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre tespit edilen kazanca herhangi bir indirim veya istisna uygulamayacaktır.
Buna göre; (B) A.Ş.’nin;
a) 2020 yılında otel işletmeciliği faaliyetine ilişkin;
– hasılat toplamı 750.000 TL,
– müşterek genel giderlerden otel işletmeciliği faaliyetine düşen pay tutarı, [50.000 TL * (580.000 TL / (420.000 TL + 580.000 TL))]= 29.000 TL dâhil maliyet toplamı, (580.000 TL + 29.000 TL) = 609.000 TL ve
b) 2020 yılında şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinden hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre hesaplanan kazancı (500.000 TL * %10) = 50.000 TL’dir.
(B) A.Ş.’nin, 2020 hesap dönemine ilişkin kurum kazancı (hasılat toplamı– maliyet toplamı) + hasılat esaslı kazanç = [(750.000 TL– 609.000 TL) + 50.000 TL] = 191.000 TL olarak hesaplanacaktır.
Müşterek genel giderlerden şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetine düşen [50.000 TL * (420.000 TL / (420.000 TL + 580.000 TL))] = 21.000 TL pay tutarının kurum kazancının ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınması mümkün değildir.
Mükellefin hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre hesaplanan kazancına herhangi bir indirim ve istisna uygulanmayacak ve bu tutar kurumlar vergisi matrahının tespitinde kurum kazancından beyanname üzerinde indirilebilecek tutarların hesabında da dikkate alınmayacaktır.
(6) Hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçen ve şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetleri yanında vergiye tabi başkaca faaliyetleri de bulunan mükelleflerce, söz konusu uygulama kapsamında bulunan ve bulunmayan faaliyetlerine ilişkin hasılat, maliyet ve gider unsurlarının ayrı ayrı izlenmesi, uygulama kapsamındaki faaliyete ait hasılat, maliyet ve gider unsurlarının, diğer faaliyetlerle ilişkilendirilmemesi ve kayıtlarının da bu ayrımı sağlayacak şekilde tutulması gerekmektedir.
Uygulamadan çıkış
MADDE 6 – (1) Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetine ilişkin kazançları hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne göre hesaplanan mükellefler, bu usule geçtikleri tarihten itibaren iki yıl geçmeden bu usulden çıkamayacaklardır.
(2) Bu usulden çıkmak isteyen mükellefler, iki yıllık sürenin tamamlanması kaydıyla, gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine verecekleri dilekçelerine istinaden, takip eden yılın başından itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti usulünden çıkabileceklerdir.
Örnek 7: Şehir içi yolcu taşıma faaliyetine ilişkin hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi aracılığı ile elde eden Bay (D), 1/1/2020 tarihi itibariyle hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçmiştir. Buna göre; Bay (D) 1/1/2022 tarihinden önce söz konusu usulden çıkamayacaktır.
Bay (D), 15/7/2022 tarihinde bağlı bulunduğu vergi dairesine verdiği dilekçede takip eden yılın başından itibaren bu usulden çıkmak istediğini belirtmiştir. Buna göre Bay (D), 1/1/2023 tarihinden itibaren vergiye tabi kazancının tespitinde hasılat esaslı kazanç tespiti usulünü uygulamayacaktır.
Uygulamaya ilişkin şartların kaybedilmesi
MADDE 7 – (1) Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından yararlanan mükellefler hakkında, bu uygulamadan yararlandıkları dönemlerle sınırlı olmak üzere, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca bir takvim yılı içerisinde iki kez ceza kesilmesi halinde, bu mükellefler cezanın kesildiği ve takip eden iki takvim yılı boyunca bu uygulamadan yararlanamazlar. Söz konusu mükellefler anılan fıkralar uyarınca ikinci cezanın kesildiği takvim yılının başından itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından çıkarlar.
Örnek 8: Şehir içi yolcu taşıma faaliyeti ile iştigal eden ve hasılatının tamamını elektronik ücret toplama sistemi ile elde eden (C) Ltd. Şti., 1/1/2020 tarihinden itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçmiştir. (C) Ltd. Şti.’ye bağlı bulunduğu vergi dairesi tarafından 25/10/2019, 2/1/2020 ve 5/2/2020 tarihlerinde 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. Buna göre, uygulamadan yararlanılmaya başlanılan takvim yılından önce kesilen söz konusu ceza, (C) Ltd. Şti.’nin bu uygulamadan yararlanmasına engel teşkil etmeyecektir.
Öte yandan, (C) Ltd. Şti. hakkında hasılat esaslı kazanç tespiti usulüne geçtiği 1/1/2020 tarihinden sonra, bir takvim yılı içerisinde Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinin birinci veya ikinci fıkraları uyarınca iki kez özel usulsüzlük cezası kesilmesi nedeniyle mükellef kurum, 1/1/2020 tarihinden itibaren hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından faydalanamayacak olup, cezaların kesildiği yılı takip eden iki takvim yılı boyunca da bu uygulamadan yararlanamayacaktır.
(2) Hasılat esaslı kazanç tespiti uygulamasından yararlanan mükelleflerin bu faaliyete ilişkin hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde etmemeleri halinde, bu mükellefler söz konusu durumların gerçekleştiği yılın başından itibaren bu uygulamadan çıkarlar.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Son Hükümler
Yürürlük
MADDE 8 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 9 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.
- Published in İhale Danışmanı, İhale Danışmanı Ankara
SAYIŞTAY YÖNETİM BİRİMLERİNİN GÖREVLERİ İLE ÇALIŞMA ESAS VE USULLERİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
MADDE 1 – 17/12/2011 tarihli ve 28145 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sayıştay Yönetim Birimlerinin Görevleri ile Çalışma Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmeliğin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“d) Sıralı amirler: Sayıştay Başkanı ve sırasıyla; başkan yardımcısı, bölüm başkanı, birim başkanı ile birim amirini,”
MADDE 2 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3 – Bu Yönetmelik hükümlerini Sayıştay Başkanı yürütür.
- Published in İhale Danışmanı, SAYIŞTAY KARARLARI
- 1
- 2